18 Nisan 2024 Perşembe

Elektrikli araçlar niçin kendi elektriklerini üretip yolculuk sırasında kendi kendilerini şarj etmiyorlar?

Belki de günümüzde en çok sorulan sorulardan birisi, elektrikli arabaların yolda giderken kendi elektriklerini üretip binlerce km yol yapabilmeleri ve pillerini şarj edebilmeleri hakkındadır. Bisiklet lambalarına bağlanan küçük dinamolar nasılki lambaya elektrik sağlıyor bu aynı şekilde arabalara da uygulanamaz mı? İşte bugün sizlere basitte olsa bunun niçin yapılmadığı sorunun nereden kaynaklandığını kısa bir yazı ile açıklamak istiyorum.

Elektrikli otomobiller, çevre dostu olmaları ve düşük çalıştırma maliyetleri nedeniyle son yıllarda baya bir popülerlik kazandı. Şimdi geleneksel otomobiller ile elektrikliler arasında bir karşılaştırma yapalım;

Alternatörün yani şarj dinamosunun çalışma prensibi: Alternatör, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren bir cihazdır. Geleneksel yakıtla çalışan araçlarda, aküyü şarj etmek, ışıklar ve klima gibi elektrikle çalışan sistemlere güç sağlamak üzere elektrik üretmek için kullanılır. Aracın motoru çalışınca dönmeye başlayan krank ile alternatör de aracın motoruyla birlikte döner.

Elektrikli arabaların çalışma prensibi: Elektrikli otomobiller, içten yanmalı bir motor yerine yüksek kapasiteli pillerle beslenen elektrik motorları tarafından hareket etmektedir. Bu piller, elektrik motorlarına güç vermek için kullanılan elektrik enerjisini depolayarak aracın hareket etmesini sağlar. Pillerin enerjisi azaldığında, araca yeniden güç sağlamak için yeniden şarj edilmeleri gerekir. Elektrikli araçlar neden kendilerini bir alternatörle şarj edemez? sorusu burada sorulmaktadır. Geleneksel araçlar ile elektrikli otomobiller arasındaki temel fark, güç aktarma organlarında ve enerji üretme yöntemlerinde yatmaktadır. Geleneksel otomobillerde alternatörü çalıştırmak için mekanik enerji üreten bir içten yanmalı motor bulunurken, elektrikli otomobillerde yalnızca hareket etmek için elektrik kullanan elektrik motorları vardır. Alternatörler elektrikli araçların akülerini şarj etmek için yeterli değildir çünkü bu araçların akülerini şarj etmek için gereken miktarda elektrik çok fazladır ve bunu normal bir dinamo üretemez. Elektrikli arabalar sürüş sırasında bir alternatörün üretebileceğinden çok daha fazla elektrik sağlayabilen güçlü pil sistemleri gerektirir. Ayrıca, elektrikli bir otomobilde alternatör kullanılması ek direnç ve verimsizlik yaratarak aracın menzilini azaltacaktır. Alternatörün eklenmesi ayrıca aracın ağırlığını artırarak genel performansını ve verimliliğini etkileyecektir. Bunu şuna benzetebiliriz: Klima kullanımı yakıt tüketimini etkiler yada arabanızın camlarının hepsini açtığınızda yakıt tüketiminizin artması gibi...

Elektrikli otomobilleri şarj etmek için hangi alternatif yöntemler kullanılır?: Elektrikli otomobilleri şarj etmek için, bu araçlara alternatörlerden daha uygun olan çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. En yaygın yöntemlerden birisi, elektrikli otomobil pillerinin yüksek hızda şarj edilmeleridir. Bu sebeple AC şarj cihazları artık özelliklerini yitirmiş onların yerine otoyol ve benzin istasyonlarında DC yüksek hızda şarj teknolojilerine geçilmeye başlanmıştır. Diğer bir teknik ise, aracın hızlandıktan sonra durmak için yavaşlamaya başladığı sırada oluşan kinetik enerjinin yeniden geri kazanıldığı ve aküleri şarj etmek için elektriğe dönüştürüldüğü rejeneratif frenleme yöntemidir. Bu yöntemler elektrikli otomobilleri şarj etmek için alternatör kullanmaktan çok daha verimli ve pratiktir. Aktif olarak kullanıldığında Regen tekniği %20 ye yakın pilleri yeniden şarj ettiği gözlemlenmiştir. Bu tam dolu pil ile 500km yol yapmaya neredeyse 100km extra km eklemektir. Burada unutulmaması gereken konu uzun yolculuklarda Regen tekniği sürekli sabit hızla gidildiği için daha az kullanıldığıdır. Şehir içinde Regen tekniği daha çok kullanılmaktadır.